Bana 9 sene gibi gelen 9 ayın sonunda nihayet doğum yaptım. Normal doğumu çok istediğim halde bazı nedenlerden dolayı sezeryana kadar vermiştik. Doktorumuz doğum için 15 Temmuza gün vermişti. Ben hem genel anesteziden korktuğum için, hem de bebeğimin doğduğu anı kaçırmak istemediğim için spinal anesteziyi tercih etmiştim. Doktorumun da tercihi oydu. 14 temmuz akşamı hastaneye yattık. Ertesi sabah erkenden doğuma alınacaktım. Doğumla ilgili hiç bir korkum yoktu. Doğum öncesi süreçte kendimi çok kolay olacağına inandırmıştım çünkü. 15 Temmuz sabahı beni doğumhaneye aldılar. Ben orada ameliyathaneye indirilmek için beklerken yanımda bir kadın 8 aylık ölü doğum yaptı. Bebeği karnında ölmüş. Sonra hemşirenin bir tanesi ölü bebeğin babasını Zafer sanıp onu çağırmış ve işte bebeğiniz diye ölü bebeği göstermiş. İnanılacak gibi değil, kabus sanki. Neyse ki benim kocacığım aklıselim sahibi bir insan olduğu için inanmamış hemşireye, benim eşim daha inmedi aşağı demiş sonra da gerçek ortaya çıkmış zaten. Sonra beni ameliyathaneye indirdiler. Doğum yapacağım odanın kapısında sedyeyle diğer hastanın çıkmasını beklerken, doktorumun asistanı geldi, beni sakinleştirmek için korkmamamı, çok kolay olacağını söyledi. ben de çok rahatım dedim ve nihayet beni ameliyat odasına aldılar. masaya oturdum. anestezistler geldi. hepsi inanılmaz şeker insanlardı. hep beni rahatlatmaya çalıştılar. zaten yanlarında gerilmek de imkansızdı. iğneyi yapacak olan doktor, 6 ay önce ben de spinal yaptım. inan en güzelini yapıyorsun dedi. Sonra onların direktifiyle başımı iyice öne doğru eğip kedi gibi kamburumu çıkardım, omuzlarımı aşağı düşürdüm. İğne girince irkilme sakın dediler. nefesimi bile tuttum hiç kımıldamadım. İğne önceki akşam elimin üstüne açılan damar yolu kadar bile acımadı. Bir kaç saniye içinde bacaklarımdan aşağı bir sıcaklık indi. beni hemen sırt üstü yatırdılar. o kadar ilginç bir duygu ki tarifi zor. Anestezi doktorunun dediği gibi sanki uzayda yürüyormuşsunuz gibi bir his.sonra önüme perde gerdiler. Sonra doktorum gelip operasyona başladı. Ne kadar sürdüğünü tam bilmiyorum ama belki 10 belki 15 dk sonra doktorum ooo kocaman bir oğlun oldu dedi. Kilosu 3770. Ve onu gördüm.. dünyamı aydınlatan hayat ışığım.. Çocuk doktorları alıp ilk kontrollerini yapıp götürdüler. Dikiş faslı da kısacık sürdü. Sonra bir süre ayılma odasında kaldım, oradayken ayaklarımı değil ama kalçamı hafif hareket ettirebilmeye başlamıştım. Sonra odama çıkarıp yatağıma yatırdılar. 2-3 saat sonra uyuşukluk tamamen geçmişti. akşama kadar kımıldamadan yattım, biraz kanamam oldu. Akşam saat 9da hemşire geldi beni ayağa kaldırıp bir kaç adım attırdı,o kısımda biraz zorlandım ama kısa sürdü. Saat başı kalkıp yürüyeceksin dedi. Dikişlerini tutmadan, yukarı bakarak... Ben de dediğini yaptım. Yapmak için kendimi zorladım, ve ertesi gün hastanenin koridorlarında hiç sezeryan olmamış gibi dolanıp duruyordum. Görenler hayret ediyordu. Yalnız oturup kalkarken, yatıp kalkarken zorlandım ilk zaman. Sonra o da geçti. O kadar ki bebişim ağlayınca yataktan fırlıyordum unutup, sonra dikişimin acısıyla kendime geliyordum. Böylece hastanede geçirdiğimiz 4 günün ardından, iki kişi çıktığımız evimize üç kişi olarak döndük.